9 Ağustos 2010 Pazartesi

bilmezmişim..

Ortasında.. kenarında, köşesinde bi durum.. Hani gece davetsiz bir misafir gelir de, isteksizce davet edersiniz ya işte öyle bir sıkıntı peydah oldu içime. Anlatacak herhangi bir şey yoktur ya da siz anlatmaya değer bulmazsınız herhangi bir şeyi ve tam da bu noktada anlatsam daha da anlamsızlaştıracağım herhangi bir şeyi.. Siz takılın şimdi..İzlemediyseniz "music within ve talk to her" izlenmeli. Bir de "need you now_ Lady Antebellum" dinleyiniz. Balkona çıkın, serin hava pek güzel.. hadi..

4 Ağustos 2010 Çarşamba

"biz üç kişiydik: ben, vantilatör, ben" episode 1_

Aile fertlerinin evi bırakıp da sulak yerlere kaçışının ilk gününde, zorla yataktan kalkıp güne başlayan bünyem sıcağın etkisiyle daha da bir dağıtıverdi evi. Ailesiyle yaşayan hatun kişiler, annesi pek titiz, düzenli hatun kişiler çok iyi anlayacaklardır beni. Toplanmamış yatak, orta yerde duran kahvaltı sofrası, o sofrada içilen türk kahvesinin tadı nasıl da güzelmiş böyle... Geceden kalan yarım şeftali hala odamda. Televizyonun yanındaki çay kaşığı ve şarj aleti pek uyumlu bir çift oldular. Kupanın dibindeki kahve sıvı halden katı hale çoktaan geçiş yapmış bile.Yalnız böyle dağıtırken ben evi, yürümeye meyledip gerdan kıvırıp, titreme hareketleri yapan cilveli vantilatörün beni kınadığı hissine kapıldım. "Off'laya puf'llaya" bi zahmet serinletiyor sanki beni. O da işine saygısından. Yoksa bana hayli gıcık. Kafasını sağa sola çevirirken yandan yandan bakıp" cık cık cık bir de hatun olacaksın utan be, zaten geç kalkttın, hala keyif peşindesin, evin haline bak, tüü sana" diye içinden geçirdiğine eminim ya da sıcaktan iyiden iyiye şizofrenik eğilimler gösteriyorum. Yalnızken niye fal kapatayım yoksa?
Acil durumlarda yapılması gerekenleri, canlandırmak suretiyle anlatan can babam ve evi temiz tutmam konusunda sıkı tembihler savuran can anneme "yahu yaşıtlarımdan evlenip barklanan, çocuk bakan var, siz de amma abarttınız mevzuyu" dediğimde babamın gülerek verdiği şu cevap : "Sen de yapsaydın, tutan mı vardı?" sözün bittiği yerdir a dostlar !
Doğalgaz kaçarsa, elektirik koşarsa, su taşarsa yapılması gerekenleri zihnime kaydettim. Çiçeklerin ne zaman sulanacağını not ettim. Evi düzenli tutma konusunda zamanla ilerleme kaydedeceğime inanıyorum. Vantilatörle aramızdaki bu gerginliği kahvaltı sofrasını toplayıp çözeceğim konusunda inançlıyım. Pek sıcak, gidin kafanızı suya sokun hadi...

Scorpions_holiday (akustik) dinleyiniz, çok manalı geliyor kulağa şuaralar.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

işte böyle..

Balkonumda yüzünü güneşe dönmüş sardunya, mutfaktan salınan enfes anne böreği kokusu, fonda çocuk sesleri, elimde kahvem, elimde hayat, "boşver" mişliğin derin huzuruyla şimdi başımı hafifçe eğip selamlıyorum dünyayı. Sırtıma yüklediklerimi bir bir yere bırakıp, varlıklarını bilerek, ağırlıklarını üstümden atarak yüzümdeki gülümsemeyi çiziyorum aynaya. Günaydın hayat!

1 Ağustos 2010 Pazar

...

Önce gözlerinden düşürdükleri aşkı sonra dillerinden düşüren zat_ı muhteremler bir müddet sonra orda burda virane bi halde aşk dilenir, tam kalp hizalarına "açım " yazan bi kağıt asarlarmış bi rivayete göre..