15 Kasım 2011 Salı

Film tadında olaydı şu acılar, yaşamaya doymaz idik !


                                                       
                                                                                     

   Elimde değil kıskanıyorum ben o kadınları! Filmlerde gördüğümüz hani şu mağrur ve cilalı acılar yaşayan kadınları.. Mesela biz terk edilince, sevgiliyle sorun yaşayınca, depresyona girince, sol yareden boynuz yiyince alabildiğine dağılıyoruz, kuaförün yolunu, allığın yerini unutuyoruz ya yok anacım bu filmlerdeki hatunlarda yok bu. Biz böyle acılar deryasında kulaç atarkene bildiğin seriyoruz kendimizi arkadaş. Dizleri çıkmış eşofmanlar, dağınık saçlar, bol hırkalar, alınmamış kaşlar ve şiş gözlerle maymun gibi geziyoruz ortalıkta. Oysa bu filmlerdeki ablaların üstte saten gecelik , altta ponponlu hafif topuklu terlikler, efenim kapı çalarsa üste alınır bi sabahlık, saçlar yapılı, elde viski, pembe pembe yanaklarla salınırlar evde, ince sigara yakılır şuh el hareketleriyle. Fonda dingin ya caz ya klasik bi müzik esintisi olur, bizse led zeppelinden İbo’ya hızlı manevralar yapmak suretiyle geçme yeteneğine sahibiz. Abla öyle mi ama? Hülyalı bakışlarında biriken yaşları sessizce döker, ipek mendille de siler bi güzel, Biz de “böhüü böhüü diye salya sümük , ağız açık ağlarız o surat pancara döner. Esas abla çok ağlamaz bizim gibi. Beyaz kedisini kucağına alır, böyle bacak bacak üstüne atınca da hafiften bi sıyrılır etek, eller manikürlü falan filan.. Baksan abla acı çekiyo, o ilk sahnede öptüğü yakışıklı adam yani sevdiceği sarışın bi tazenin kollarındadadır o an amaaa bizim esas abla alabildiğine bakımlı, güzel. Kıskanıyorum yahu delice ! Biz böyle evde pinekleriz paso, sigaralar içilir leş gibi olur oda, Güç bela çıksak da altta yine o rengi soluk eşofman, üste mont giyeriz paçoz paçoz ammaa esas ablam saçlarını tek hareketle ensede topuz yapar, siyah elbisesini giyer, gerdana takar inciyi çıkar dışarı, kamera da peşinden narin bileklerine odaklanır acılı, mağrur kadının. Şimdi tutup aman işte yönetmenin amacı neydi, hangi sinema akımı idi, gerçek ve kurgu arasındaki fark ne idi falan gibi dipsiz kuyu analizlerine girmeye hiç gerek yok. Sonuç şu ki :Film tadında olaydı şu acılar, yaşamaya doymaz idik ! Gel gör ki : “Sen kendine bir içki koy, ben de üstüme hafif bir şeyler alayım.” tadında yaşanmıyo bizim burada işler. “krema bitmiş, üçü bir arada içer misin? üşüdüysen hırka vereyim.” eksenli diyalogların insanıyız, özeti budur. Öyle elde fiski, saten sabahlık falan hoş ama yok durmaz bizim bünyede, altta dizi çıkmış eşofman, üstte tüylenmiş hırka depresyon günleri yaşanır ve biter.. Yine de kıskanıyorum o ablaları yalan yok ! Bitirirken sevgili Bob Abi’mi saygıyla anar şu cümleleri kulaklarınıza küpe niyetine yazmayı borç bilirim hatunceğiz dostlarım : “Gerçek şu ki: herkes seni incitecek. Yapman gereken tek şey acı çekmeye değer birini bulmak.” ( film tadında olaydı iyiydi.)


Şimdilik bu kadar ve fonda “ Norah Jones_ Thinking about you “ çalar

12 Kasım 2011 Cumartesi

Bazı Erkekler_ Volume 1

1_ Bazı erkekler kelime dağarcığını geliştirmez, yorulmayı sevmez ve önüne gelen her kadına benzer kurları yapar, aynı cümleleri, kurar, aynı hitapları kullanırlar. Yerseniz !

2_ Bazı erkekler size sahibinizmiş gibi davranırlar. Baktığınızda kendi hayatına sahip çıkamayan bu bünyelerin bu halleri bi tür varoluş çabasıdır. Siz ondan önce nerde ne yapacağını, ne giyeceğini, nasıl konuşacağını, kimle konuşup, konuşmayacağını bilmeyen varlıklardınız çünkü ve eveet kurtarıcınız(!) geldi artık. “Höyt bu etek ne böyle, o ruj çok koyu değil mi, o çocuğu gözüm tutmadı, sen hala dışarda mısın” ve türevindeki baskılama cümleleriyle hatun kişiyi yörüngeye alan erkek kişinin o yörüngesine giren hemcinslerim kedi canınızı yerler ne diyim.

3_ Bazı erkekler “çok çapkınım heytt ulen uçana kaçana” muhabbeti yaparlar ortam kızışsın diye hiiç oralı olmayın anacım akşam pijama,tv modunda ağzı açık uyuyakalıyo bunların alayı.

4_ Bazı erkekler detaylıca, uzunca düşünüp kafa yormazlar. Bundandır ki onlardan “evet” “hayır” “olabilir.” “belki” tadında cevaplar alırsınız. Öyle bol bağlaçlı cümleler duyamazsınız sıkça. Sarhoşsa kurar o ayrı ama “öpüjeem abijimm” moduna geçilir, komik de olur, eğlence bol.

5_ Bazı erkekler geçmiş ilişkilerde aldıkları yaraları öyle dramatik hale getirirler ki kadın “kıyamam amaa ben sanaa” diye göğsüne yatırır anaç anaç. Adamın hayatında bir milat olacağı sanrısına kapılan kadının yanılgısını anlaması çok uzun sürmez. Erkeklerin birçoğu anlık yaşar.

6_ Bazı erkekler güzel kadın arar, güzel bi kadın bulduğundaysa bu güzelliğin hesabını çatır çatır sorar. Karalar mı sürsün yüzüne hatunceğizler?

7_ Bazı erkekler diğer erkeklere anlatmak için yaşar. Çoğu zaman ortamda namı yürüsün diye yaşamadıklarını anlatan erkeklerden bahsetmiyorum bile.

8_ Bazı erkekler kadını şımartmanın raconu sarsacağından korkar ve kontrolü elinde tutmak adına böyle kasım kasım kasılır, heytt hüytt yakarım, yıkarım, sevdim mi adam gibi severim, ya benimsin ya kara toprağın arabeskine, asabiyetine fazlaca kapılır. İşe yaradığı anlar boldur, ki “masaya vurdu muydu ses getiren erkek” klişesi de burdan doğmuştur gizli bi hayranlık duymak suretiyle.

9_ Bazı erkekler her türlü hakareti kaldırabilirken “erkekliklerine” laf geldiğinde gözü döner, delirir, kızgın boğa misali oraya buraya saldırır ve hatta kan dökerler. Bu toplumun onlara empoze ettiği cinsel kimliğin, karakterlerinden hep birkaç adım önde durduğuna açık bir kanıttır.

10_ Bazı erkekler sanıldığı gibi karmaşık değildir. Düz, basit  mekanizmalarının açılımı: “sebep_sonuç”tan ibarettir. Amaç_sonuç” mu demeliydim?

Şimdilik bu kadar ve fonda “why does it always rain on me” çalar !

Bazı kadınlar_ Volume 1

1_ Bazı kadınlar kendilerini zeki, siz erkekleri de alabildiğine salak sanırlar. Kendilerince, zekalarını küçük kız çocuğu taklidi yaparak kamufle ettiklerini düşünür, naz ve kapris ikilisiyle size her istediklerini yaptırırlar( mı?)

2_Bazı kadınlar kızacağınızı bildikleri bir şeyi sırf kışkırtmak adına yaptıktan sonra “aaa hiiç farkında değilim aşkoom.” tribini yaptıktan ve bu eli kazandıktan sonra içleri rahatlamış bi halde bi de sokulurlar kedi gibi değil mi? Mır mır da mır mır

3_Bazı kadınlar   hayatınızı karıştırıyolar ya haberiniz yok ya da salağa yatıyosunuz. Telefonunuzu karıştırmakla kalmıyorlar bir de an be an takiptesiniz facebook, twitter, vıdır vıdır diğer sosyal ağlarda. Bilseniz ağa düştünüz yazık.. Saçları tepeden toplayıp, ayıcıklı pijamayı totoya geçirdikten hemen sonra laptop açılır ve hatun bağdaş kurar önünde. Tehlike çanları ! “Hımmm Ece fotoğrafını beğenmiş, bu kız kim yeaaa.” “Fotoğrafına da yorum yazıp duruyo şu Nazlı uyuz oldum kıza, baksana hep kızlarla arkadaş pfff.” Şeklindeki yakınmalar ve sinir küpü olma halleri bilseniz haberiniz olmadan nasıl fitil fitil gelecek o burunlarınızdan.

4_Bazı kadınlar siz yanlarında küfür ettiğinizde, geğirme, gaz çıkarma vs. gibi durumlarda. “ayyy iğrençsiinn, kabasıınn ıykkk aşkoomm” deseler de yemeyin abicim. Kendi aralarında senfonnik orkestra kuran kadınlar var ve gün yüzüne çıkmamış küfürleri ilk kadınlardan duydum valla.

5_ Bazı kadınlara kuracağınız cümlelerin çok derin, felsefik manalı olmasına hiç gerek yok. Basit cümleler kursanız da kadın “acaba ne demek istedi” diye diye o cümleden koca bi paragraf yazar.Bazen bu eylemi toplu halde kahve içen kadın grubu yapar amanın aman yazıkk o erkeğin halinee alır bi o duvara çarparlar bi bu duvara.Çoğu zamanda bu hırpalama işleminde yalnızdır hatun. Örnekse: Erkek telefonda “canım yoldan geldim, çok yorgunum. Bi sigara içip uyuycam” demiştir. “Peki aşkoom” diye telefonu kapatan hatun tavşanlı terliklerini sürüye sürüye gider kahve yapar sonra gelir bağdaş kurar laptop başına ki o ara kontrol etcek ya ! Hastalıklı çalışıyo o an program. Sonra başlar beyin fırtınası: “ Yoldan geldi de ölmedi ya, niye yorulmuş bu kadar? Yoksa yoksaaa? Aman tanrım sigara mı içicem dedi o? Aldatıyoo beni şerefsizzz böhüüü.” Ve sonra yakın kız arkadaşı arayıp 3 saat durumu analiz ettikten sonra “ama aşkoom yapmaz öyle şeyler’le, erkektir belli olmaz” arasındaki o ince çizgide uyuyakalır hatun rimelli gözlerle..

6_ Bazı kadınlar etrafa dağıttıkları mavi boncukları sanki kendileri değil de Kızılay dağıtmış havasında, bihaber (!) edalı edalı yürüyüp giderler zavallı platonik er kişilerin hayatından. Hangisi tutarsa diye olta sallamışlardır oysa erler deryasına hey gidin ! ah vah tüh

7_ Bazı kadınlar yalnız kalmaktan korkttukları için işlerini sağlama almadan bi adamı kolay kolay terk etmezler. Müstakbel sevgiliyle flörtöz hallere çoktan girmiştir gelip çat diye terk ediyosa ve siz “len ne güzeldi her şey” hissindeyken hala.

8_ Bazı kadınlar “sana güveniyorum.” derken dişlerinin arasından tiz bi tıslama sesi eşliğinde aslında tehdit savuran bi panterden farksızdır. Açıklaması şudur: “Sana güveniyorum hadi bi hareketini göreyim bak nasıl yolarım adamı” Şüphenin bini bin para !( bu anlarda göz temasından kaçınılmalıdır.)

9_ Bazı kadınlar, yakın kız arkadaşlarının sevgililerini, müstakbel sevgililerini baş düşman olarak görürler ve alttan alttan işleme çalışmaları yaparlar. “ayy kız bu sanki biraz kepçe mi, bikaç yıla dökülür bunun saçları, boyu da kısa mı ne, asosyal gibi, sanki şaşı bakıyo” diye diye uzar bu liste. Her hareketiniz mercek altındadır ! Olur da ayrılırsanız o zamann arkanızdan neler konuşulur neleer.. O zaman cümledeki “gibi” ve “sanki”ler uçaar ve gider. Şöyle ki : “aman zaten kepçeydi, keldi, ezik asosyal, zaten şaşıydı allahın cücesi” şeklinde. Len alın asın adamı bi de camdan atın rahat edin emi !

10_ Bazı kadınlar sizi paranız için seviyor. Pardon paranızı seviyor olacaktı o.

Şimdilik bu kadar ve fonda “ Here comes the rain again.” çalar !

5 Şubat 2011 Cumartesi

Bilimsel(!) Evlilik Sitesi. İşte yüzyılın buluşu budur !




     “ Zengin içeriği, bilimsel alt yapısı ve eşsiz sistemi ile fark yaratan   Evlilikmerkezi.com’un üyelerine sağladığı diğer avantajlar ve sürprizlerden faydalanmak için tüm bekarlar siteye davetli...”

Gün geçmiyor ki bir zırva daha türemesin şu hinternet aleminde. Çöpçatanlık sitelerine diğerlerinden apayrı özellikleri, ayrıcalıkları ve bilimsel altyapısıyla(!) bir yenisi eklendi. Hepimize hayırlı olsun diyerek siteyi sizlere tanıtmayı amaç edindim kendime. Psikiyatrist ve aynı zamanda psikoterapist bir uzmanın engin bilgi ve birikimlerinin, bilimsel yaklaşımlarla yoğrulduğu rehber niteliği taşıyan, sanal ortamda gerekli tüm koşullar sağlanmak suretiyle bilimsel bilimsel evlenebilecekmişiz artık ! “Bilimsel evlilik sitesi”. Peki nasıl olacakmış da bilimsel verilere dayanarak evlenecekmişiz? İşte yüzyılın buluşu : erkek_ kadın çatışmalarını tarihin tozlu raflarına yollayacak dahiyane buluş ! Hiçbir telif hakkı istemeksizin sırf dünya insanlığına ve bilime katkım olsun diye beyan ediyorum efenim. Hayatımızı değiştirecek dünyaya hoş geldik, daveti geri çevirmek olmazdı !! Başlıyoruz öyleyse. İlk adım olarak tarafların kaynama noktaları hesaplanıyormuş ki istatistiklere göre hatun kişiler daha çabuk kaynıyormuş. IQ testleri sonucunda ileri zekalı bir tarafla, hayli geri zekalı diğer taraf çiftleştirilip ortalaması alınacakmış . Evrenin varoluşundan günümüze gelinişi baz alınarak denekler yaşadıkları coğrafya, beslenme kültürü, etnik köken ve yaşam alışkanlıkları çerçevesinde bir dizi teste tabi tutulduktan sonra uygun adaylarla karşılaşma imkanı bulacaklarmış. Tahlil ve tetkikleri inceden inceye yapılacak deneklerin yerçekimine yenik düşme süreleri taraflara bildirilecekmiş ki sonradan itiraz sesleri yükselmesinmiş. Sıkı bir cilde sahip olmak ve sarkmaları engellemek için krem, losyon ve organik duş lifleriyse sitenin hediyesiymiş.
    Kafa tasları ölçülen deneklerin sonradan etnik milliyetçilik kurbanı olmamaları içinse site birbirlerini görmelerini, iletişim kurmalarını engelleyecekmiş. Birer fasulye ve bir miktar pamukla çimlenme deneyi yapacak olan denekler buradan yola çıkarak ilişkilerinde olabilecek muhtemel pürüzleri önceden görüp, temkinli olabilecekmiş. Deneklerin birbirlerine karışması halinde su, süt, çamurlu su, yağlı su gibi madde dağılımının ve özelliklerin her yerde aynı olmadığı heterojen karışımlar mı yoksa her tarafında aynı özelliği gösterebilen tuzlu su, kolonya, sirke ve deniz suyu gibi homojen karışımlar mı olacağı bir dizi deneyle üstelik İsviçreli bilim adamlarının denetimiyle yapılacakmış. Homojen çıkmaları halinde bilimsel yöntemler kullanmak suretiyle keskin sirkenin küpüne zarar vermesi ve kolonyanın uçması engellenecekmiş. Heterojen çıkmaları halindeyse taraflara zaman verilmek suretiyle çamurun dibe çökmesi için sabırla beklenecek, yağın su üstüne çıkıp, üstünlük sağlanması engellenecekmiş.

    Yüksek bir binadan itinayla boşluğa bırakılan bir ton demir ve pamuğun ağırlığı, rüzgarın hızı da hesaplanarak bulunacak, pamuğun temsil ettiği hatun kişiyle, demirin temsil ettiği erkek kişinin anayasal ve sosyal eşitliği böylece kanıtlanacakmış. Tarafların fiziksel özellikleri, çocukken geçirdikleri hastalıklar, ailelerin hastalık hikayeleri ve çıkartılacak gen haritaları verileriyle titiz laboratuvar çalışmalarının neticesinde tarafların eşleşme ve çiftleşmedeki olası sonuçları ve uygunlukları belgelenecekmiş. Karakter analiz testlerinde üç yanlış bir doğruyu götürmediği gibi, karaktersizleri de deşifre edecekmiş bu testler. Son teknolojiyle üretilmiş yalan makineleri sayesinde ihanet riski ortadan kaldırılacakmış. Erkek kişilerin deri altlarına küçük bir operasyonla yerleştirilecek çip sayesinde doğum günü , bakışma günü, tanışma günü, koklaşma günü, kaynaşma günü, uzlaşma günü, gündönümü, aydönümü, yıldönümü, yoldönümü, kıldönümü gibi özel günler hiç unutulmayacakmış. Hatun kişilerin fazlaca ilgi, sevgi, pışpış ve pohpoh talepleriyse mucizevi haplar sayesinde makul düzeye indirilecekmiş.
   Vücut dili uzmanları tepeden inen bir lamba eşliğinde taraflara bilimsel ve zorlayıcı sorular soracak, deneğin yalan söyleme eğilimindeki ruh halinde kullandığı vücut dilini keseceklermiş. Hatun kişilerin beyninin “sorgulayan” erkek kişilerin “umursamayan” kısımları cerrahi müdahaleyle alınıp denge sağlanacakmış. Ücretsiz üyelik imkanı sağlayan site, üç ay içerisinde asil üye unvanını alan başarılı deneklere küçük Einstein heykelciklerinin iconlarını postalayacakmış. Bu pek muhteşem site sayesinde boşanma oranları çok azalacak, mutlu ve bilimsel evlilik müessesi kutsallığına bilimsel bir saygınlık katacakmış . Eee daha ne olsunmuş? Bilimsel mutluluğun adresi tam da bu siteymiş, İyi ki varmış, mış ,mış ,mış..“Uygarlığımızın geleceği bilimsel düşünme alışkanlığımızın gitgide yayılmasına ve derinleşmesine bağlıdır.” John Dewey " cümlesini kopyala_ yapıştır diyerekten sitenin en başına yaldızlı yaldızlı yazsalar ne de şık dururmuş , hadi şıklığı da kenara bırakalımmış, nasıl da bilim bilim kokarmış o site , Bilimsel evlilikçilerin, vücudunun büyük bir kısmı suyla kaplı olan insan kişilerin dolunayla olan psikolojik bağları ve suç eğilimleriyle, aynı dönemde okyanusların gel_git hadisesi arasında bağ kurmasını nasıl da cani gönülden dilermişim, hem bilimsel bir saptama, pek sulu olsa da.. Saçmalığın sınırını zorlamak bir emek sarfiyatı mıdır yoksa boşlukta asalakça gezinmenin kanıtlı hali midir? Yoruma açık..

Rahat uyu Defne Joy, bu ülkede ne kadar imkansız olsa da !

  Ne kadar çok söyleyecek sözünüz varmış arkadaş ! Ağzınızdan köpükler saça saça, pis kokular sala sala mahkemenizi kurdunuz, hepiniz avukat, hepiniz hakim oldunuz, alın yerden yere vurun henüz bedeni soğumamış genç bir insanı..  "cık cık ne işi varmış gecenin vakti orda, tüüüü ne de rezilmiş, bebeği de varmış hiç yakışmış mıymış ah ah vah vah, içki de içmişş vaaaay anam babam"  "su testisi su yolunda kırılırmış" bak sen bak işe !    Aman aman nasıl namuslu kesildiniz nasıl da mağrur birer kulusunuz tanrının ! Hani vardır ya gelenekte, örf adette ölünün arkasından konuşulmazdı ya yook doyacak gibi değilsiniz Defne'yi mezarından çıkarıp bir de assanız rahat eder, tatmin olur musunuz ki acaba ahlak timsali yurdum kadın ve erkekleri ?
     Aydın geçinen lümpen, popüler kültür şakşakçısı, şimdinin namus bekçisi Hıncal Uluç : yahuu sen o kıh kıh gülmelerinle, kızın yaşındaki çocukları yatağına atıp sonra ünlü edişinle, birtakım medya patronlarının sırtını sıvazlamasıyla sözüm ona bilirkişi ilan edilmiş bi adamsın ötesi de yok ki, Aydınsın (!) ya hani, bu nasıl bir ötekileştirme, bu nasıl bir cinsiyet ayrımcılığı?  Olayın iki kahramanı var: bir kadın, bir erkek.. Erkek kişi "kerata" kadın kişi "kevaşe" . Böyledir değil mi zaten?Uluç'un hadiseye yaklaşımı zihninin nasıl işlediğini nasıl da güzel yansıtmış."Vayyy koççum benim beaaa kerata seniii, aslan bu aslan, bak abisi sen kadını götür evinee valla kerata, gel bakim amcana geel" amaa diğer taraftan bir kadın "bekar evi"nde bir kadın !! amanın daşlar yağacak başımıza !Şimdi Uluç empati yeteneği çok gelişmiş, analiz yeteneği de süper bi abimiz ya , işte Defne'nin eşinin yerinde olmak istemezmiş ya, acaba kızın yaşındakilerin babasının yerinde olmayı düşünmüş mü hiç ? hani duyarlılık,ahlak akıyor ya eteklerinden o bağlamda yani!
 Diğer taraftan da Akit yazarı Serdar Arseven bir diğer namus bekçisi, büyük müslüman .. gözü dönmüş halde nefes nefese bi yazı döktürmüş. Defne'yi yerin dibine sokup sokup çıkarttıktan sonraa gelmiiş asıl kuyruk acısının noktasınaa  ve demiş ki :
"Evinde öldüğü oğlanla o gece tanışmışlar...Ve ilk geceden "oğlan evine" gitmişler!..Türkiye laiktir laik kalacaaaaaaaaaaak!"  Haydaaa !  Şimdi ahlaksızlığın  temeli laiklik ya hanii, yine bir Akit gazetesi yazarı çocuk tacizcisi Üzmez laik miydi de, çoluğa çocuğa salyasını akıta akıta arzular besledi Sayın Arseven? Peki bilmiyor muyuz  kendine müslüman diyen hocalarınızın gencecik kızların  "kedi canlarını" yemek için can attıklarını? Bu adam laik mi? Hayır !!  Neymiş yani? Vicdan, ahlak gibi kavramlar belli grupların, siyasetin falan kontrolünde değilmiş. Yaşanan acı olayı laikliğe, çağdaşlığa mal edip,  reyting toplama çabasına giren , diğer taraftan yazısında "kahrolsun reyting, kahrolsun popüler kültür" diye haykıran Arseven'in nedir bu  yaman çelişkisi?  
   Bitmemişş,  yetmemişş bir dee caanııı başbakanına da tüm kalbiyle katılmış şu cümleleriyle :"Kahrolsun tıksırıncaya kadar içenler değil de..."Tıksırıncaya kadar içmeyi" tavsiye edenler! “Gelelim Sayın(!) Arseven'in çağdaşlığa da, laikliğe de, dolaylı olarak Atatürk'e de hakaret ettiği, burun deliklerinin açılıp, açılıp kapandığı, yazdığı esnada ağzının kuruduğu satırlara:Kahrolsun laikliğin böylesi!..Ve kahrolsun çağdaşlığın!..Yazıyı 10'ncu yıl marşı ile bitireyim mi!..Evvvetttt!..Aynen öyle...Çıktık açık alınla!.."  10.yıl marşıyla da yazısını bitirip, sağlam laf koyduğunu sanan, düşünmekten aciz şahıs  nasıl sancılar çekmiş yazarken, içinin pisliği nasıl kaleme vurmuş ve o kendini  aydın, entelektüel sanan Uluç'la aralarında nasıl da zerre kadar fark yokmuş ! Gencecik bi insan öldü. Birtakım temiz, hatasız kullar kılıç kuşandınız. Kustunuz, arındınız, oh ne de güzel rahatladınız.. Ne kadar namuslu, ne kadar da AK paksınız! Şimdi ağzınızı göğe doğru açın, sivri dişlerinizi parlata parlata bekleyinn bakalım sırada hangi kurban var ağzınıza düşecek ve çiğneyip çiğneyip tüküreceksiniz, ve ne yazık ki bazılarının gözünde  yine siz "namuslu adam" olacaksınız !!
Rahat uyu Defne Joy..
...